.

Enerji Verimliliğinde Yönetsel Yol Haritası Bölüm -1-

Bugün dünya üstünde önde gelen birçok şirketin üst düzey yöneticilerinin ajandasında enerji yönetimine daha yakından bakmak vardır. Ancak bu konuda nasıl ve nerden başlayarak bir eylem planı oluşturmak gerektiğine dair net ve standart bir yönetsel yaklaşım metodu dünya genelinde henüz bulunmamaktadır. Bu durum da iyi niyetle başlayan birçok duyarlılık girişiminin hüsranla son bulmasına sebep olabilmektedir. Yapılan uygulamalardaki içerik eksikliği ile asıl kazanımı önemli olan unsurlardan uzak dönüşlerin ortaya çıkması söz konusu olmaktadır. Sonuçta da arzulanan hedeften uzak çalışmalar bütünü ile hem bütçe hem de zaman kaybı ortaya çıkması mümkündür. Hatta doğaya, insanlığa, enerji tüketimi sorunsalına katkı bulması beklenirken daha ciddi tahribatlar doğuran çalışmalar bile –maalesef ki- ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir duruma mahal vermemek için enerji tüketim konusunda artı değer kazandırmak için yapılacak faaliyetlerde ilk adımda en önemli unsur genel bir yönetim yaklaşım metodu çerçevesinde stratejik hedefler belirleyebilmektir. Bunun için de asıl odağın enerji tasarrufu olduğu vizyonel kıstaslar belirlemek gerekmektedir. Ardından bu kıstaslara bağlı uzun vadeli temel hedefler, bu hedeflere bağlı da analitik beklentiler belirlemek doğru olacaktır. Bu yaklaşım üst yönetimin olası tüm enerji yönetimi projelerinde hem şirkete hem de dünyaya faydalı çözümler oluşturmaya zemin hazırlayacaktır. Yapılan her çalışmanın belli bir perspektifte şekillendirilmesi ve belli temel kıstasları ve kriterleri olmalıdır. Ancak bu şekilde hepsi belli bir amaca hizmet edecek, toplamda çevreye, insanlığa ve enerji tüketiminde azalmaya katkı sağlayan sonuçlar ortaya çıkacaktır. Enerji yönetimi planlamasında bu tip bir mühendisliğin yol haritası olarak izlenmesi aza bütçe ile kısa zamanda büyük yol kat etmeyi sağlayacaktır. Şüphesizdir ki bu tip ar-ge faaliyetlerinden hemen sonuç almak hemen mümkün olmayabilir. Asıl büyük kazanımlar elde edilene kadar belli özverilerin göze alınması gerekebilir. Ne var ki, geliştirilmiş sistematik yol haritası asıl kazanımlara ulaşıncaya kadar yaşanacak kayıpların minimize olmasını sağlayacaktır. Aşağıda bu sistematiğe temel oluşturacak metodolojik yaklaşım görsellenmiştir.

Bu yaklaşım modelini hayata geçirebilmek için yönetimin en üst kademesinden itibaren tüm birimlerle koordineli biçimde çalışması gerekmektedir. Eğer üst yönetim en baştan; vizyonel değerlerin enerji tüketiminde kontrolü artırmak üzere revize edilmesinden itibaren sorumluluğu üstlendiğini net bir dille ifade ederse bu hem tüm birimlerin ve çalışanların gelecekte yürütülecek faaliyetlere sahip çıkmasını hem de yapılacak çalışmaların dışarıya daha çabuk yansımasını sağlayacaktır. Ancak ne var ki, üst yönetim bu tutumunu sadece tavır ve davranışları ile gösterecek olursa yukarıda bahsedilen verimli katılım idealinin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır. Yapılacak faaliyetler için belirlenen analitik ilişki işlerin yürütülmesinin takibi için de oluşturulmalıdır. Yani, yönetimin en üstünden çalışmalara dahil olan en alt, en uç noktalara kadar herkesin birbirine karşı sorumlu olduğu görev akış dağılımları oluşturulmalıdır. Herkesin üstüne sınırları ve tanımları belli, terminleri önceden tespit edilmiş ve sayısal hedef göstergeleri belirlenmiş sorumluluklar tanımlanmalıdır. İşte ancak bu takdirde verimi yüksek çalışma sonuçları almak mümkün olacaktır. Görev tanımlamalarından önce sorumluluk akışlarının net biçimde modellenmesi gerekmektedir. Bu modelleme bir önceki analitik hiyerarşiye paralel biçimde yapılırsa daha iyi sonuç alınabilir.

Analitik ve hiyerarşik olarak modellenmiş bu akışta konunun önce vizyon boyutunda benimsenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Üst yönetimin bu noktada genel hatları belirlemesi şirket varlığının, doğal kaynak tüketiminin akılcı biçimde devam ettirilmesine direkt bağlı olduğuna inanması gerekmektedir. Üst yönetimin yapacağı toplantılarda, çalışanlara şirket bekası adına görüş bildirdiği ortamlarda konuya gösterdiği hassasiyeti ifade etmesi faydalı olacaktır. Bununla beraber, vizyon tanımlamasının da bu hassasiyetle beraber revize edilmesi geleceği çok daha etkin öngören, yönetim gücünü artırmış bir şirket profili oluşturacağı gibi konu ile ilgili gelecekte yürütülecek tüm çalışmaların da daha hızlı ve etkin sonuç vermesini sağlayacaktır.

Enerji iktisadı ve çevre yönetimi kapsamında mühendislik boyutu olan yönetsel yaklaşım izlemek katma getirisi daha yüksek bilimsel sonuçları daha hızlı biçimde elde etmeyi sağlayacaktır. Bu noktada olayın maddi boyutu en önemli irdelenmesi gereken konulardan biridir. Bir şirketin maddi varlığının ne kadarını bu tip çalışmalara ayıracağı titizlikle değerlendirilmesi gereken kritik bir konudur. Yapılan harcamaların elbet belli bir zaman sonra kendini ödemeye, karşılık getirmeye başlaması beklenmelidir. Şirket yöneticilerinin analitik ve detaylı fizibilite çalışmaları yürüterek nihai kararları alması gerekmektedir. Ancak tüm fizibilite çalışmalarının temeldeki beklentileri ve bu temelden çıkışla geliştirilmiş hedefleri iyi kavrayan bir formül içeriği olmalıdır. Ki, olası enerji iyileştirme çalışmalarının tüm bu beklentilere ve hedeflere cevap verebilecek ölçekte olup olmadığı, karşılığında ödenecek miktarların arzulanan dönüşleri sağlayıp sağlayamayacağını analiz etmek mümkün olsun. Başka bir deyişle o çalışmalar için harcanacak bedele değip değmediğini anlayabilmek mümkün olsun…

Yukarıda ifade edilen yaklaşımda belirtilmektedir ki bir müessesede yapılacak olan enerji iyileştirme çalışmalarının beklenen sonucu vermesi için en üst yönetim seviyesinde en temel değerleri ile konunun benimsenmesi gerekmektedir. Şirket ortaklarının, yönetim kurulu üyelerinin ve genel müdürün şirketi ve şirkete ait değerleri var etmek için öncelikle dünyanın var olmaya devam etmesi gerektiğinin, hatta bunun temel “olmazsa olmaz” kural olduğunun fark etmesi gerekmektedir. Konuya ideal yönü ile bakmanın, günümüz çevre şartlarında bir tercih ya da seçim değil artık vazgeçilmez bir yaşam unsuru olduğunun farkına varılması yapılması gerekenlerle ilgili atılması gereken adımların daha seri ve ciddi biçimde hayata geçmesini sağlayacaktır. Ki bu da ileride gerçekleştirilecek faaliyetlerin çok daha efektif sonuçlar doğurmasını sağlayacaktır. Ardından birim amirlerine konuya verilen önemin ifade edilmesi gerekmektedir. Tıpkı kalpten damarlar vasıtası ile vücuda pompalanan kan gibi, bu fikrin, enerjinin tüm şirkete ve çalışanlara aksettirilmesi için birim amirleri ile toplantılar düzenleyerek sürekli temas halinde olunması, konunun hassasiyetinin vurgulanması gerekmektedir. Bir başka deyişle birim amirleri şirketin fiziksel kaynakları ve sermaye kaynakları arasında debriyaj görevini görmektedir.

Üst yönetimden doğru alınan komutların hızlı sonuç elde etmeye yönelik ifadelerle çalışanlara aktarılması çalışmalardaki toplam verimi artıracaktır. Ayrıca çalışanların reaksiyonlarının ve çalışmalarda alınan verimin üst yönetime net ifadelerle aktarımı da dinamizmi artıracaktır. Bu noktadan itibaren birim amirlerinin kontrolünde çalışma şekilleri oturmaya başlayacaktır. Gerçekleştirilen iş paketlerinin ne denli sonuçlar verdiğini görmek, beklentileri ne kadar karşıladığını analiz edebilmek adına düzenli ve sistemli raporlamaların oluşturulması önem arz etmektedir. Teknik kadroların, mühendislerin moderatörlüğünde veri akışı sağlaması gerekmektedir. Ardından bu verilerin sonuca yönelik algılamaları kuvvetlendirici yorumlamalarla raporlanması gerekmektedir. Çalışmaların yasal düzenlemelere uygunluğunun da bu raporlar da irdelenmesi, gerekli önlemlerin önceden alınması gerekmektedir.

Raporlamalara temel teşkil edecek verilerin doğru ve eksiksiz biçimde biriktirilmesi sonucu doğru görebilmek adına kritik bir noktadır. İş bitirme ve enerji sarf bilgilerinin sürekli olarak bilgisayarlar vasıtası ile yanlışsız biçimde depolanması gerekmektedir. Bu depolamanın kontrolünü operasyon sorumlularının üstlenmesi gerekmektedir. Herhangi bir aksama anında ilgili amire konunun vakit kaybetmeden aktarılması çalışmaların etkinliği açısından hayati önem taşımaktadır.

Bu noktada önemli bir başka sonuç göstergesi de müşteri kanadıdır. Yapılan çalışmaların sonucunda müşteri tarafında da olumlu reaksiyonlar almak beklenmelidir. En azından müşteri memnuniyetini negatif yönde etkileyecek bir girişimin hassasiyetle ve detaylı biçimde değerlendirilmesi ve ona göre karar alınması gerekmektedir. Şüphesizdir ki, bir şirketin kuruluşun varlık amacının bir temeli de satılan ürün/hizmetler üretebilmektir. Varlık amacına ters düşen bir şirketin çalışmalarının ne denli başarılı girişimler olduğunu sorgulamak gerekmektedir. Bir başka açıdan bakıldığında da müşteri memnuniyet düzeyi azalan, müşterilerini kaybetmeye başlayan bir şirket küçülmeye mahkumdur. Bu noktada da enerji yönetimi için yaptığı çalışmalar için gözden çıkarması gereken maddi miktarları karşılamaya ne kadar daha devam edebileceği bir soru işareti olacaktır. Bu noktada da işbu hiyerarşik akışın takip edilmesindeki fayda bir başka yönü ile bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Belli bir sistematiğin direktörlüğünde enerji yönetim çalışmalarının yürütülmesinin önemi böylece ifade edilmeye çalışılmıştır.